Kaybolan Benlik,Kaybolmayan Bencillik
Düşündüklerimizi aktarmak,hissettirmek bu kadar zorken neden çelişkiyle bir olup yolumuza çıkarıyoruz.Bir şeye inandırmak yetenek ister sahiden.İnandırmak istediğimiz şeyle varsa bir kavgamız,karşıdan çıkarıyoruz öfkemizi.Oysa biz ne hassas insanlarız.Oysa ne kadar da paylaşımcıyız.Bencillikten uzak olduğumuzu düşündüğümüz her an içimizde bencillikle savaş verdiğimiz her ana eş değer.Bırak bencil kal.Bırak istediğin gibi yaşa.Ama vaatlerle üzme kimsenin tatlı canını.Herkesin canı tatlı.Kimse üzülmek istemiyor esasen.Önce 'ben' diyerek;teoriler üretmekten uzak ne yapacağını bilemeyip çevresindekilere zarar veren o kadar çok insan var ki.Benim derdim ben değilim.Bencil olan her şeye savaş açtım.İçimdeki kaybolan en ufak kırıntıya bile acımasızca yaklaşıp öldürene kadar başından ayrılamadım.Ben diye diye körelen insanları görmekten yoruldum.Onlara karşı olan acıma duygumu yitirip silahlarımı çıkardım.Silaha bürünen en az insanlardan biriyken tam da savaşın ortasında buldum kendimi.Rastladığım Aslıyla başa çıkmak istemiyorum.Nasıl bir sonuç alacaksam alayım yeter ki bu öfke dinsin.İçimde körelmeye yüz tutmuş duyguların üstüne toprak atmayayım,küllerini savurayım rüzgarla birlikte savrulsun, kaybolsun.Gözümün önünde durmak yerine yok olsun.Yok olsun ki varlığını unutayım,varlığımı hissedeyim.Hislerimden ayrı düşünsel bir yolculuğa çıkayım.Tüm tükenmişlikleri peşimden sürüklemeyi bırakıp hepsini tek tek ardımda bırakayım.Kimi zaman görünmez olayım.Olayım ki biriken bunca külü atmaktan çekinmeyeyim.Yakmaktan da yanmaktan da bıkmayayım.Yorgunluğu bir kenara bırakıp,hissizleşene kadar yürüyebilirim.Belki de koşabilirim.Nerede nasıl hissedeceğimi planlayarak yaşamak yerine o an,canımın yandığı o ilk an umursamazlık yerine tüm üzüntümü,kızgınlığımı;bir nehir kenarında ağlayıp atayım.Kendimi cesur hissetmeye zorlamak yerine,düşünerek bu yaptıklarımın ancak cesur insanlarca gerçekleştirildiğini kabul edip daha az eleştirel olabilirim.En mükemmel beni kırmak için çabalardım.Mükemmel ve muhteşem hayatlar,kişilikler arasına sıkışıp kalmaktan yorulduğumu hissettim.
Diyelim ki hala nehir kenarındayım,hala yürüyorum.Arada kalmışlığı yaşamak yerine gün batımını izlemek daha cazip gelir eminim.İnsanların anlamlandıramadığım garip ego ve bencilliklerine savaş açtığımı düşündüğüm halde;gün batımını izliyor olabilirim.Savaşı bıraktığım,direnmekten vazgeçtiğim bir an olmamalı.Kendimi kaybolmuşluktan çekip çıkarabilecek şeyin;yer yön duygusunu unutmuş,zaman kavramını yitirmiş bir şekilde bir nehrin kenarında gün batımını izlemek olduğuna inandırabilirim.Peki kendim inanır mıyım?İnanırım.İnsan en kolay kendini kandırır.Neyi nasıl görmek istiyorsa,nasıl yaşamak istiyorsa ona göre davranır.Gördüğü,duyduğu,haz aldığı için yaşamaktansa;yaşamak için haz almaya,görmeye,duymaya muhtaç olduğunu düşünür.Başka yola sapmanın güvensiz olduğunu,en kestirme yolun 'kendine ait' olduğunu iddia eder.Halbuki kendi iç sesine ait o kadar az şey barındırır ki.Dış etkenlerin asla kendini etkilemeyeceğini,çok güçlü bir karaktere sahip olduğunu iddia eder.Gün batımını seyretmek yerine;başını önüne eğip uykusu geldiğini düşünür ve gözlerini kapar.İnanmak için yeterli sebebin olduğunu kendine ispat etmiş olur gözlerini kapattığı anda.Halbuki o gözlerini açmasa da batacaktır güneş,esecektir rüzgar.Benliğini kaybetmekten korkarken ona sarıldığı her an uzaklaşmaktadır aslında.Batan güneşi ardına alıp,gözlerini kapayıp;derme çatma bir kayığın içinde,kırık küreklerini çekerek ilerlemeye çalışır.Olduğu yerde döndüğünü göremeyecek kadar sıkı kapamıştır gözlerini.
Aç gözlerini,bak etrafına.Yaprakların çıkardığı hışırtıyı dinle.Ya da nehre bak aslında ne kadar da durgun,aslında doğru rotayı bulduğunda yol almak ne kadar da kolay.İnandığın her neyse,her neyi sevdiyse kalbin de gözlerin de onu ara.Kalbini benliğine esir etme yeter ki.Bencil olmaktan vazgeç ve kapama gözlerini.Düşersin yoksa.Yanar canın.
Diyelim ki hala nehir kenarındayım,hala yürüyorum.Arada kalmışlığı yaşamak yerine gün batımını izlemek daha cazip gelir eminim.İnsanların anlamlandıramadığım garip ego ve bencilliklerine savaş açtığımı düşündüğüm halde;gün batımını izliyor olabilirim.Savaşı bıraktığım,direnmekten vazgeçtiğim bir an olmamalı.Kendimi kaybolmuşluktan çekip çıkarabilecek şeyin;yer yön duygusunu unutmuş,zaman kavramını yitirmiş bir şekilde bir nehrin kenarında gün batımını izlemek olduğuna inandırabilirim.Peki kendim inanır mıyım?İnanırım.İnsan en kolay kendini kandırır.Neyi nasıl görmek istiyorsa,nasıl yaşamak istiyorsa ona göre davranır.Gördüğü,duyduğu,haz aldığı için yaşamaktansa;yaşamak için haz almaya,görmeye,duymaya muhtaç olduğunu düşünür.Başka yola sapmanın güvensiz olduğunu,en kestirme yolun 'kendine ait' olduğunu iddia eder.Halbuki kendi iç sesine ait o kadar az şey barındırır ki.Dış etkenlerin asla kendini etkilemeyeceğini,çok güçlü bir karaktere sahip olduğunu iddia eder.Gün batımını seyretmek yerine;başını önüne eğip uykusu geldiğini düşünür ve gözlerini kapar.İnanmak için yeterli sebebin olduğunu kendine ispat etmiş olur gözlerini kapattığı anda.Halbuki o gözlerini açmasa da batacaktır güneş,esecektir rüzgar.Benliğini kaybetmekten korkarken ona sarıldığı her an uzaklaşmaktadır aslında.Batan güneşi ardına alıp,gözlerini kapayıp;derme çatma bir kayığın içinde,kırık küreklerini çekerek ilerlemeye çalışır.Olduğu yerde döndüğünü göremeyecek kadar sıkı kapamıştır gözlerini.
Aç gözlerini,bak etrafına.Yaprakların çıkardığı hışırtıyı dinle.Ya da nehre bak aslında ne kadar da durgun,aslında doğru rotayı bulduğunda yol almak ne kadar da kolay.İnandığın her neyse,her neyi sevdiyse kalbin de gözlerin de onu ara.Kalbini benliğine esir etme yeter ki.Bencil olmaktan vazgeç ve kapama gözlerini.Düşersin yoksa.Yanar canın.
Yorumlar
Yorum Gönder