Fırtınadaki Limana...

Fırtına vardı.Karanlık geceden üfleyerek belli ediyordu kendini.Fırtınayı duyup,korkabilecek kadar yalnız olmayı gerektiren her ne varsa yaşamak zorunda kalmıştı.Çünkü yaşamak her şeyden öncelikliydi.Özel demiyorum.Halbuki özel olmalı,keyif alabilmeli insan.Peki ya pencereden gelen korkunç sesler eşliğinde,kalp atışını dışarıdan duyabilirken,nasıl özel hisseder,nasıl özellikli yaşar?Belki de işin özü kaliteli yaşamdır.En güzel yemekleri yerken haz duyabilmektir.En güzel şarabı yudumlarken kimi zaman gözleri hafif aralıklı ama başı dönüyor,gevşemenin getirdiği mutlulukla sadece ufak bir gülümseme bırakabiliyor,geride iz olarak.
Fırtına almış başını gidiyor tüm camları açmak için zorluyordu.O her şiddetini arttırdığı anda, kalp atışlarının hızını hissedebiliyordu.Yüreğini kimselere açamamanın getirdiği içsel ses seansını arttırmış olmalıydı.İç sesini kendinden çok dinliyor,kendisiyle iletişimde olduğu kadar dış dünyayla bağlantı kuramıyordu.Felaketler zincirinde kilitlenip kaldığını düşünmekten kendini alamıyordu.Şans veya şanssızlığın işlediği düzene inanmanın verdiği kolaylıkla yaşayıp gitmek hoşuna gitmişti.Daha az sorgular olmuştu.Bu sefer de iç sesine hasret kalmıştı.Aslında böyle daha iyiydi.Daha az düşünmek,daha iyi yaşamak demekti artık onun için.Kendini değiştiriyordu.Peki şans her zaman ondan yana olmazsa?İhtimalleri de süzgeç kriterlerinden çekip atmıştı.Daha az konuşup daha çok şey anlattığını düşünüyordu.Daha çok düşündüğü için yargılanmayı göze alacak kadar cesurdu artık.Bir birey olduğunu savunuyordu.Hayallerini silip atmış,mantığının esiri olmuş bir makinaya dönüşmüştü,farketmeden.
Farketmeden gizlice süzülmüştü içindeki duygusal varlık.Geçmişte içinde barındırdığı her ne varsa şimdilerde inkar etmek onu hafifletiyordu.
Kısır döngüyle başa çıkamayan bu insan kendini mutsuzluk sınamaları vermiş olsa gerek değil mi?
Oysa ne kadar da kolaydır iç sesinden kopmak?Öyle midir?Denedininiz mi daha önce?
Güzelliklere dönmek sırtını,çekip gitmek bakmadan ardına;kolay değildir.Hatta en zorudur.Ama o ansızın gelip bu olay örgüsüne iter.Bir fırtınadır kimi zaman bu.Gün içinde basit olabilecek her olay bu örgüye dahildir,sorumludur ondan.Günü yakıp yıkamasak da dışarıdaki fırtınadan önce içimizdeki fırtınayı dindirebiliriz.Kimi zaman sadece keyif almak için yaşamak.Kimi zaman gecelerce uykusuz,kimi zaman aralıksız,deliksiz uykular eşliğinde sarsılmadan güvenli bir limana ulaşabilmek.Güvendiğimiz anda,o hissi tamamen benimsediğimiz o ilk anda açıp kalbimizi,susuncaya kadar dökmek içimizi.Örgüden nasıl kurtulduğunu anlatırken,titreyen sesten korkmamak.
İç sesimizi yenen,bizi dış dünyaya bağlayan limana,olan biten her şeyi ayrıntısıyla anlatmakla olay örgüsünün sonuna geldiğimizi inandığımız ancak başlangıç olduğunu anladığımız o ilk ana 'Merhaba.'

Yorumlar

Popüler Yayınlar