Renk Verdin Bana

Egomu ne kadar küçültürsem o kadar saygı duyulacak biri olacağımı aşıladı bana ailem.Oysa bir hususu atlamışlardı.Esasen ego insanı var eden temel duruştur.Kime,neye nasıl davranacağını belirler.Fakülteye girdikten sonra egomu o denli küçültmüşüm ki gerekli gereksiz herkese, herşeye saygıdan kırılmış içimi doldurmuşum.Ta ki düne kadar.Neden birden bire fark ettim bunu?Beni benliğime götürecek ne olmuştu? 
Belki de kendimi kaybolmuş, yalnızlığa itmiş,izole edip dünyadan keyif verici her şeyden uzaklaştıran ne varsa çöp edip atmaktan korkarken bir anda cesaretimi yeryüzüne çıkaran güzel insan.Tamamen spontane gelişen bir kararla çekip gittiğim ortamda beni gerçek yaşama döndüren Faruk abiydi.Bana sorduğu her sorudan belki de on-on beş dakika içerisinde beni çözmüş, aklımdan, kalbimden geçen soruları yanıtladı.
Benim için sorgulayarak yaşayan, ne için yaşadığını bilip, attığı adımların nereye gittiğinin bilincinde bir filozof.Sorgularken kısıtlamalar,tüm doğruları bir yana bırakıp sadece konuya ve kişiye bağlı kalıp, olayları çözümlüyor.Ben sadece hayranlıkla izlemek bir yana acaba bu güzel insandan nasıl daha çok şey öğrenebilirim kaygısıyla, can kulağıyla dinledim onu.Açtığı tüm şarkıları, kliplerini sanki hiç daha önce izlememiş,hiç dinlememiş gibi, pür dikkat seyrettim.Ben de kendi iç dünyamda onu çözümlemeye çalışıyor, fakat bunu yaparken onu asla bir kalıba sokmuyordum.Belki de ondan öğrenebileceğim en temel konu bu idi.İnsanları sorgulamadan,belli kalıplar,töre, toplum kurallarına sığdırıp çıkarımda bulunmamak.Kimi zaman bu davranışı kendim de yapsam aslında ne kadar sığ olduğunu gösteriyor insana.
Değişmekten ziyade kaybettiğim egomu,benliğimi bana tekrardan hatırlatıyor idi Faruk abi.
Sadece benimle değil, orada bulunan insanlar ile etkileşimini koparmadan,öylesine mantıklı ve düşünmeye sürükleyen cümleler kuruyordu ki kaçırmadan dinlemek için can atıyordum.Cümleye başlamadan önce yaktığı sigara onda gerçek bir Freud edası uyandırıyordu.Hayatını yaşarken attığı her adımı sorguladığı,sonuçların varacağı noktayı hesaba kattığını anlamamak imkansız. Bunun her yaş için farklı anlamlar ifade ettiğini paylaştı bizlerle.Yirmi iki yaşında bu durumu kavrayamaz iken yirmi beş yaşına geldiğimizde çoğu şeyin bizim için anlamının değişeceğini anlattı. Bunun anlaşılması için ise sadece kalbimizden geçen yolda yürümeyi öğrenmeliydik.
Benim hayallerimi gerçekleştirmek için korktuğumu anlamıştı.Buna ithafen çok güzel bir şarkıyı benim için açmış dikkatle dinlememi istemişti.-...üstünde yürüyemedikten sonra hayal et yolcusun gökkuşağında.Bırak derinlerindeki hazineye varmayı,hiç renk vermez sana.-
Benim için öylesine derin anlamlar içeriyordu ki,tüm gece aklımda bu sözler döndü durdu.
İlk kez korkusuzca bağıra çağıra sokaklarda koşmak istiyordum. Kendi hayatımda solist olmak istemiyor,yan karakter olarak yer almanın ne kadar gurur kırıcı olduğunu yeni anlıyordum.Ben kendimi tanımaya çalışıyor, bulmak istiyordum.
Yine her şeyden önce böylesine güzel ve bana anlam katan mükemmel insan;küçük bir tesadüfle tanıdım seni.Her kurduğun cümlenin öylesine derin anlamlar içerdiğinin farkındayım.Seni daha çok anlamak,tanıyabilme isteğiyle.

Yorumlar

Popüler Yayınlar