Siluet
İspat etme çabasının eksiklik duygusuyla alakası olduğunu keşfettiğimden beri pek yanına uğramaz oldum.İnsan kendisini başkalarına anlatıyorsa;öncelikle öz güvenini yitirmiştir,beğenilme kaygısından başka bir şey düşünemez olmuştur.Sonrasında karşısındaki insanı küçük görüyordur esasen.Belli duygusal zekaya sahip her insanın az çok becerebildiği 'tanıma' yetisine hakaret etmektedir.
Her şeyin en doğru kaynağı olarak kendini gören ilan etmiştir kendini.Oysa hep eksiktir bir yanı.Sevilmeye bu kadar hasretken,tutamadığı ellerin pişmanlığıyla kavrulmaktadır yüreği.Basite indirgeyebilseydi eğer o da severdi,kesin severdi.
Ben ve benim gibiler ve diğerleri diye ayırıp yürümeye çalıştı.Başını eğmez, gururundan ödün vermez,canı yansa dönüp ses etmez...
Sadece kendini farklı olduğuna inandırmıştır.Farklı bir gezegende yaşıyormuşçasına ötekileştirmiştir.Benimseyemediği kültürü 'ezik' bulmuş reddetmiştir.Sorguluyorum dediğinde aslında kendine bile kanıtlayamadığı,başkalarına ait olan düşüncelerin izini sürmüştür.İtiraf edemese de araftadır,korkudan titriyordur.Başını dik tuttuğu,kendini mağrur gösterdiği her an kaybolduğunu daha iyi anlıyordur.Yine de vazgeçmez.Vazgeçerse hepten yıkılacağını varsayarak başlamıştır.Ekol olduğuna inandığı adamları yok saymak yerine temel taş haline getirip sunulmak üzere objeleştirmiştir.Bir fikir ve bu fikri savunan adamları bir kenara bırakıp;hayatı ve hayatını ön plana çıkarmayı ve bunu insanlığa pazarlamayı takmıştır kafasına.
Güzel anlatır ama az konuşur.Çok konuşmanın zayıf göstereceğini okumuştur bir kitapta.Sorguladığını zanneder,çözümlediğini hayal eder,her bir canlının 'kendi koca dünyasındaki masal silueti' olduğunu farz eder.Kahraman o dur.Sahneyi o yönetir,oyuncuları o giydirir,istediği an oyun dışı eder.En azından 'kendi küçük dünyasında' ancak bunun hayaliyle yaşamını sürdürüyordur.
Elinden oyuncağını almak istercesine karşı çıktığınızda sizi tüm nefretiyle sarıp boğabileceğini hayal eder.
Ama aslında sadece hayal edebilmektedir.
Yorumlar
Yorum Gönder