Bir Şiir Gerek Bana

İlham meleği aramaya çıktım.Onu sokaklarda,başka şehirlerde,kaldırımda,saçma sapan çamurla bezenmiş bir yolda,buzda düşüp kayınca,yağmurlu bir günde hızla giden arabanın yüzüme sıçrattığı suda,güneşin doğuşunda,heyecanlı bekleyişlerimde bulacağımı bildiğim halde çıktım.Sanırım amacım kaybolmaktı.Bakışları çözümlemek,söylenenlerin tahlilinde kaybolurken;gerçek dış dünyayı koyvermişliğimi fark edip kendime gelmem gerektiğini hissettim.Evet şu günlerde çok sık söylediğim 'hissiyat' noktasından bağlanıp uzak diyarlara,farklı insanlarla yolculuk yaparken buldum kendimi.Çözümlenen taraf iken birden çözümlemek için can atan taraf oldum.Terapiyi kendime değil,başkalarına yapıyordum.O kadar büyük bir hazdır ki bu 'neden daha önce tanışmamışım!' dedirtecek cinsten.Farklı bir gezegene gitmişim de dünyayı tarafsız inceleyip,evrenin sırrını çözecekmişim gibi.Bu his bir kere yakanıza yapıştıysa bırakmıyor sizi,üzgünüm.İyi haber,doğru yoldasınız.En azından çevrenize dahil olan insanların da sorgulama yeteneği karşısında büyüleniyorsunuz.Sığ olmaktan korkmak yerine en sığ olduğunuz noktaya tutunmak en büyük kural.Ne kadar zayıfsan,o kadar güçlü olmaya meyillisin.Farkındalık ile eyleme geçmenin farkını bildiğinden somut adımlar için yaşamayı öğreniyorsun.Ne zaman gökyüzündeki uçurtmanı düşünsen de bunun da somutlaştırma çabalarından biri olduğunu hissettiğinde;tüm keyfinle evrene kocaman gülüşler bırakabilirsin mesela.İşte şimdi en son ne zaman bir şiir okudun deyip,hayal dünyanıza alıp götürebilirim sizleri.Elimdeki nadide güzel soyut kavramlardan biridir benim için.O kadar somutluktan bahsettikten hemen sonra nasıl yani;soyutluk ve sen?Dediğinizi duyuyorum.İnkar etmediğim hayalperest yanımı da evrenin sırları için kullanma hakkına sahip olabilir miyim?Ya da biri bir şey anlatırken heyecanla gözümün önüne o sahneyi getirip yaşayabilir miyim?Şiir okuduğumda zevkten dört köşeyken sevinç kahkahalarına tutunabilir miyim?Ama bu yabancı bir şiir olmamalı.Biraz olsun beni anlatmalı.Neden böyle istiyorum,işte bunu ben de bilmiyorum.Hayal dünyamın sınırlarını test etmek istiyor da çekiniyor gibi bir halim var öyle değil mi?Sınırları ve duvarları olan ketum bir insanken ansızın pamuk şeker aramaya çıkabilecek kadar çocuk bir ruhu da barındırır.Sürüklemek değildir niyetim.Sürüklenecek gerçek bir rüzgarla birlikte yelken açmak,paraşütle atlamak,ansızın çok farklı yere çekip gitmek,hiç umulmadık denizlerde kulaç atmak...Bu kadar düzenli ve somut bir hayata yakışır hayallerle süslerken kendi gökyüzümü ,kaybolacağımı hiç hesaba katmamıştım.Umduğum yerde bulamayınca aramaktan da vazgeçtim.Kaybolmayı özlemek de sığ olmaktan kurtarıyordu beni.Farklı kılmak için değil,kendimi nasıl mutlu etmeyi başarırımı düşünürken kapılıyorum böyle enteresan fikirlere.İşte burada devreye 'Özgün olmak için mi yaşıyorsunuz,yaşadıkça mı özgünleşiyorsunuz?' sorusunu yönlendiriyorum.Yahut hiç yaşlanmasaydık daha az mı çabalardık,sınır koymaya daha mı az meylederdik?

Yorumlar

Popüler Yayınlar