Yaz'da Aşk

Şu iki günü o kadar miskin geçirdim ki sıcağa bağladım,tembelliğime bağladım-ki tembel biri sayılmam aslında-yataktan ve kanepeden kalkmadan güneşi uğurladım diyebilirim.Ama çok boş oturduğumu hissetmiyorum yeni bir yolculuğa çıktım.Güzel bir yolculuk,yol arkadaşım çok iyi ama biraz kafasına estiği gibi davranıyor,ya da ne bileyim zamanı dağınık kullanıyor.Ama bunlar bile şu an için benim gözümde negatif özelliklerden değil ciddiyim.Benim canım dostum biricik aşkım,şimdilik yol arkadaşım Kürşat Başar'ın yıllarca ikinci kitabını çıkmasını beklediğim muhteşem eseri 'Yaz'
Bu bir aşk hikayesi ama öyle alıştığınız bir tarzı yok.İlk okumaya başladığımda farklı bir yere sürükleneceğimi,elimden bırakamayıp,bir solukta okumak isteyeceğimi düşündüm.Yanılmışım çok daha fazlası:)İki gündür elimden düşmeyen bu harika yapıt benim yatağımda sarıldığım bir dost,bir can aslında.Ciddiyim onunla uyuyakalıyorum peki diyorsunuzdur 'Yahu onunla uyuyakalıyorsun da bitirdin mi ne alemdesin?'Hayır bitiremiyorum çünkü bir sorun var ki bitirmek istemiyorum.Hani size dedim dost gibi diye,bitirirsem o da bitip gidecek ve yalnız kalırmışım hissine kapılıyorum.Geceleri yalnızlığımı ışıkla aydınlatan bir dost benim için.O yüzden bir solukta değil sindire sindire bazı cümlelerin,kelimelerin altını çize çize okuyorum.Bu kullanılan dili,zamanın esnekliğini,aslında benim de duygularımı içinde hapsedip, gelip bana hediye eden bir şey gibi.Kendimi hissettiğim-dikkat edin bulduğum demiyorum, bulmaktan da ötesine geçtim-bir arkadaş,saçımı okşayan bir anne,benimle dans eden bir partner gibi.Ben kadar değişken ama dışarıya karşı da bir o kadar dengeli ve ölçülü.
Ben böyle ruh hallerine girip çıkarken bu iki gün blog sayfamı unutmuşum ona üzülüyorum.Ama olsun şimdi buradayım.Can dostumun yarattığı etkiyle yaşadığım şeyleri daha derin sorgulamaya başladım.Öncelikle aşk demek bizim bilmediğimiz bir dilde konuştuğumuz ya da bakıştığımız bir şey miydi?Aşkın ateşiyle yanmak,erimek,ve kırılmak...Bir yaz akşamı için fazla kederliyim öyle değil mi.Sıcak bir gün için kalbim fazlasıyla donuk,soğuk ve belki de biraz çekingen davranıyor.Aşkın ne olduğunu bilsek de bu kadar çok kederlenip,üzülür müydük acaba.
Ben sadece neyin ne olduğunu merak etmekten ziyade nasıl mutlu olurum sorusunu sorarım kendime,hani böyle aklınıza gelebilecek mantıklı biriyimdir.Yaz romanında da gördüm insan aşık olunca mantığını hatta ve hatta aklının da bir kısmını kaybediyor olabilir mi?Murat sorgulasaydı eğer aşkını Emel onunla birlikte olur muydu?Yani Murat aşkın sarhoşluğundan başı dönmüş olmasaydı ve mantığını yitirmemiş-ki bana göre mantık demek sorgulamak demektir.-olsaydı bu kozmik çekim dedikleri adını koyamadıkları şey devam eder ya da bu kadar tutkulu yaşanır mıydı,birbirlerini o kadar çok isterler miydi...Kim bilir ...

Yorumlar

Popüler Yayınlar