Bilgelik ve Cesaret Üzerine

Bilge olmak kadar cesur olmak da önemli.Bilmek yalnız başına bir şey ifade etmez.Paylaşacak kadar cesur,kelimelere dökebilecek kadar samimi olmalıdır.Hayatta ne istediğini bilen insanların kavgası budur aslında.Bazen istediğin şeyi bilirsin.Bilirsin fakat kelimelere döküp anlatamazsın karşındakine.O zaman duyguların,düşüncelerin elini kolunu bağlarsın.Soğuk ve akıntısız bir dereye atmışsındır onları.Önemsediğini bağırmak istersin,akıntıya kapılıp metrelerce sürüklenmek istersin.İstersin de söyleyecek cesareti kendinde bulamadığındandır tüm bu kargaşa.Oysa cesur olsan önce ne yapmak istediğini değil;ne yapmak istemediğini bilirsin.Aslında bizi hayata hazırlayıp,içimizdeki mutlak gücü keşfetmemizi sağlayan şeydir bu:İstemediklerini bilmek.
İnsan güzel bir işi olsun ister önce.Sonra güzel bir ev,güzel ve mutlu bir aile.Hep güzellikledir işimiz.Güzel olanı severiz önce.Kalbe dokunandan da önce güzeli düşleriz.İçten içe biliriz aslında güzel kadar çirkinin de var olması gerektiğini.Her şey kutupludur bu alemde.Çirkini görmeden,bilmeden ve hatta yaşamadan güzeli nereden bilebiliriz ki aslında.Veyahut ne kadar bilip,ne kadar güveniriz ona.Ben denemeden bilip,güvenemiyorum.Zaten en çok da kendi içimde çarpışan zıt duygularımla kavga ediyorum.Artık cesur olmak da bana göre değil.Çünkü yorulmak ve yıpranmaktan korkuyorum.Öyle beylik laflar edip karşımdakiyle konuşmaya çalışmak,yada bunu düşünmek bile yeterince yük olmuş.Ben ne ara bu kadar yaşlandım diyorum şimdi de.Ruhum da kalbim de yaşlı hissediyor gencecik bedenime inat.
Bundan bir yıl önceki Aslış ile şimdiki arasında çok fark var.İnsan bir yılda böylesine değişime uğrar mı?Uğruyormuş.Ben bu değişimi hırçınlıkla inkar etmek yerine sevinçle kapımı açıp kabul ettim.Esasen artık gönlümü sonraki aşamalara kadar kapattım.İlk aklımla düşünüp sonra da aklımla karar vermeye başladım.Duygularıma ket vurdum.Söyleyeceğim sözleri,yapacağım eleştirileri,vereceğim tavsiyeleri de bir kenara bıraktım.Cesur olmak yerine korkak olduğum gün kaybettim belki de bilge ruhumu.Dışarıdaki insan ruhu için harcayacağım bu ruhu kendi iç dünyama adadım.Sonuç ne mi oldu?Yine yorgunlukla başlayan bir macera.Ama bu sefer farklı bu sefer enteresan.Entrika yok,yalan yok.İçsel farklılıkları keşfettim mesela.Güzeli bulmaya değil de güzel hissetmeye adadım kendimi.Yaptığım işten keyif almayı,sevdiklerimden çok sevmediklerimi dışa vurmayı keşfettim.
Kendi iç sesimle dost,düşman,arkadaş,yoldaş bazen de sırdaş oldum.En büyük kazancım da keşiflerimden ayrı tat almak oldu.İç dünyam bu kadar yoğun ve yalnızken dış dünyamın da yalnız olduğunu sanmayın sakın.Ben hissettiğim için varım,bununla yaşarım.Hislerimin bazen susup bazen çene çalması da ayrı keyifli.Dış dünyamda hem susup hem çene çalabildiğim arkadaşlarım ailem de yanımda.Daha başka ne isteyebilir ki insan.Sevdiklerimle ve sevmediklerimle kutuplaşmış çekişen uçsuz bir dünyadayım.Kimi zaman endişeli kimi zaman da sessiz,sakin.

Yorumlar

Popüler Yayınlar