İç-gözlemden,Özeleştiriye Dair Her şey
Kendi kendime kaldığımda beynimin içinde buluyorum kendimi.Neler düşünüyorum,neler hayal ediyorum,neler yaşıyorum...O kadar çok soru soruyorum ki bazen tükeniyorum.Tükenmeyi de tüketmek kadar sevmiyorum.Bu dünyada yaşamadığım o kadar çok şey var ki...Henüz yolun o kadar başındayım ki...Ama nedense yine de endişelenmeden edemiyorum.Bundan bir iki yıl öncesinde hayatımda kimler vardı.Nasıl insanlarla iletişim içindeydim.Peki ya şimdi?Gerçeklik olarak gördüğüm bu insanlar neredeler?Ne kadar sorgularsam sorgulayayım sonuç boş bir dizinden ibaret.Katılan,paylaşılan dünya görüşlerinin yanı sıra bir hiç olarak ayrılan o kadar çok insan var ki hayatımdan.Memnun değil miyim?Elbette memnunum.Ben dizelerimi dolu dolu yaşamak istiyorum.Kurşun kalemlerle doldurup sonrasında dağılmış yazılarım olsun istemiyorum.Tükenmez olsun,net olsun ve her kafamı çevirdiğimde istediğim duyguları tadabileyim.Yani her an her dakika değişim olsun.
Değişim kimi zaman korkutur bizi.Benim de öyle değişimli cümlelerime bakmayın.Hayatımda hep aynı yerde bıraktığım çok fazla şey var.Masada oturmayı severim.Yazı yazayım,günlüğümü doldurayım,eski yazdıklarımı şimdiki aklımla okuyayım.Ama düzenim sabittir.Kalemliğim hep sol köşede durur mesela.Onu oradan çekip alsam içim rahat etmez,rahatsızlık duyarım.Ya da evimde tabağımın çatalımın yerini bile değiştirmem.Bu kadar çok değişimden bahseden ben nasıl oluyor da düzeni korumaya çalışıp,değişime izin vermiyorum.Bu benim iç-gözlemim.Kendi kelimelerimle yarattığım eleştirel durumum.İçimdeki değişim duygusuna rağmen kuralcı bir insanım.Benim için hayat standardize edilmiş bir tür değil ama yaşamımın içindeki evreleri geçirirken elbette acı çektim ve çok üzüldüm.Bu beni olgunlaştırdı,hayata hazırladı ama bir yandan da kişiliğime çok farklı bir rengi dahil etti.Değişmezliği ben çok önceden bilirdim.Bilirdim de buna cesaretim yoktu.Ama zamanla;daha çok kırılınca duvarlar ördüm kendime.İyi mi yaptım kötü mü yaptım bilmiyorum.Ne kadar zaman geçse de geriye dönüp baktığımda bir dönüşüm ve değişim tablosu görüyorum.Aklım ne geride kalan tabloda ne de değişememezlik düşüncesinin dişli çarkında.Öncelikle insanız,duygularımız olmadan yaşayamayız.Ne kadar karşı çıksak da düzene o kadar karşıyız aslında.Değişiyoruz çünkü;her yeni güne farklı uyanıyoruz.Her yeni günde belli beklentilerle yola koyuluyoruz.Peki ya beklentileri çöpe atsak ne hissederiz.Hissedemeyiz, insanız.Yaşadığımız zaman içerisinde beklediğimiz,gerçekleştirdiğimiz veya gerçekleştiremediğimiz pek çok şey olacak.Mühim olan sabırla beklemek.Sabretmek ve her gün için şükretmek.Hayata her gün yeni duygularla uyanıp yeni duygularla uyuyabilecek kadar hislerimizi koruyabildiğimiz için şükredebilmek...
Yorumlar
Yorum Gönder