Kesişim Kümesi:Huzur
İnsan kendi kendine kaldığında neler yapar?Mesela yalnız kaldığınızda sarılıp telefona hemen bir arkadaşınızla dışarı çıkmayı mı düşünürsünüz,yoksa tek başınalığınızı koruyup izole olmayı mı seçersiniz?Asıl soru şudur belki de;Yalnızlığı ne kadar seviyoruz?
Yalnızlık deyince akla duygusal durumlar gelir.Peki ya yaşam felsefesi haline getirilen özgürlükçü ve yalnızlık üzerine kurulu bir düzende nasıl yaşardınız?Öncelikle ince çizgiyi vurgulamak lazım.Sosyallikle alakası olmayan içsel ve düşüncesel yalnızlık aslında kötü bir durumu ifade etmiyor.Ne kadar çok çevre edinirsek edinelim durup soluk aldığımız,tek başımıza kalıp kafa dinlemek istediğimiz zaman dilimleri elbette oluyor.Benim yaşam felsefemde ise bu düzen günlük rutine binmiş durumda.Nerede olursam olayım,her gün minumum bir saat kendimle baş başa kalıp ruhumu dinlendiriyorum kimi zaman süzgeçten geçiriyorum.İnsan beyni filtreli bir makine gibi.Sabahtan akşama kadar durmayan,enerjisini sabit tutamayan ama aynı zamanda tüm gün boyunca dikkati maksimumda yaşanmasını istediğimiz mükemmel bir dünya.Kendi dünyamız sadece beynimizden ibaret olmayıp;kalbimiz,fiziki duruşumuz hatta kimi zaman yürüyüşümüz de kümeye dahil olanlar arasında.Kesişimi ise çok basit;huzur.Tek aradığımız huzur aslında.Eve geldiğimizde,birileriyle sohbet ettiğimizde,uyurken,uyanınca...Kimi zaman peşinden koşuyoruz,huzuru arıyoruz.Bekleyince gelmeyen beklemeyince de kaçıp giden bir şey bizim için.Soyut olduğu kadar var olduğunu da en derinden hissettiğimiz nadir duygulardan.Hissettiğimiz anda saklayıp depolayacağımız bir şey hiç değil.Peki huzura ulaşmak için ipuçlarımız neler?Benim anahtarım 'Basit şeylerle mutlu olmak.'Hangi diyara gidersem gideyim işime yarayan bir anahtar.Ben anahtarımı kaybedersem gökyüzündeki yıldızlara bakıp bulabiliyorum evimin yolunu.Ancak o zaman ferahlıyor kalbim.Ya da kendimi adadığım amaçlar için çırpınırken,huzura ermiş buluyorum.Mükemmelliyetçiliğimi sorguluyor,kendimi eleştiriyorum.Eleştirdiğim öz benliğimi kabullenmem gerektiğini geç olmadan fark edip yola koyulmaya çabalıyorum.Yolda ayaklarıma dikenler de batıyor kimi zaman.Bazen acımadan yürümeye devam ediyorum,kanarsa kanasın geçer diyorum.Ama biliyorum ki geçmiyor.Durmam lazım,nefes almam lazım.Koşturmak yerine yaralarımı sarmak,yola sağlam adımlarla devam etmem lazım.
Nefes aldığım boş vakitleri kendime ayırıyorum.Düzenime,dekorasyonuma ve tabii yazılarıma.Harmanlayarak her katmanda farklı tatlar almaya çabalasam da bazen başka başka insanların sohbetinde,içtiğim gerçek,sıcak çaylardan alıyorum.Hayatıma katılan yeni insanları seviyor,benimsiyorum.Çayımı paylaşacak yol arkadaşlarım olduğu için şanslıyım.
Döndüğüm özgürlük alanımda telefonumda mesajları okumayan ben olarak yola devam ediyorum.Yaşam biçimlerimizi benimsemek ve gerçek huzuru yakınlarımızda bulabilmek dileğiyle.
Yalnızlık deyince akla duygusal durumlar gelir.Peki ya yaşam felsefesi haline getirilen özgürlükçü ve yalnızlık üzerine kurulu bir düzende nasıl yaşardınız?Öncelikle ince çizgiyi vurgulamak lazım.Sosyallikle alakası olmayan içsel ve düşüncesel yalnızlık aslında kötü bir durumu ifade etmiyor.Ne kadar çok çevre edinirsek edinelim durup soluk aldığımız,tek başımıza kalıp kafa dinlemek istediğimiz zaman dilimleri elbette oluyor.Benim yaşam felsefemde ise bu düzen günlük rutine binmiş durumda.Nerede olursam olayım,her gün minumum bir saat kendimle baş başa kalıp ruhumu dinlendiriyorum kimi zaman süzgeçten geçiriyorum.İnsan beyni filtreli bir makine gibi.Sabahtan akşama kadar durmayan,enerjisini sabit tutamayan ama aynı zamanda tüm gün boyunca dikkati maksimumda yaşanmasını istediğimiz mükemmel bir dünya.Kendi dünyamız sadece beynimizden ibaret olmayıp;kalbimiz,fiziki duruşumuz hatta kimi zaman yürüyüşümüz de kümeye dahil olanlar arasında.Kesişimi ise çok basit;huzur.Tek aradığımız huzur aslında.Eve geldiğimizde,birileriyle sohbet ettiğimizde,uyurken,uyanınca...Kimi zaman peşinden koşuyoruz,huzuru arıyoruz.Bekleyince gelmeyen beklemeyince de kaçıp giden bir şey bizim için.Soyut olduğu kadar var olduğunu da en derinden hissettiğimiz nadir duygulardan.Hissettiğimiz anda saklayıp depolayacağımız bir şey hiç değil.Peki huzura ulaşmak için ipuçlarımız neler?Benim anahtarım 'Basit şeylerle mutlu olmak.'Hangi diyara gidersem gideyim işime yarayan bir anahtar.Ben anahtarımı kaybedersem gökyüzündeki yıldızlara bakıp bulabiliyorum evimin yolunu.Ancak o zaman ferahlıyor kalbim.Ya da kendimi adadığım amaçlar için çırpınırken,huzura ermiş buluyorum.Mükemmelliyetçiliğimi sorguluyor,kendimi eleştiriyorum.Eleştirdiğim öz benliğimi kabullenmem gerektiğini geç olmadan fark edip yola koyulmaya çabalıyorum.Yolda ayaklarıma dikenler de batıyor kimi zaman.Bazen acımadan yürümeye devam ediyorum,kanarsa kanasın geçer diyorum.Ama biliyorum ki geçmiyor.Durmam lazım,nefes almam lazım.Koşturmak yerine yaralarımı sarmak,yola sağlam adımlarla devam etmem lazım.
Nefes aldığım boş vakitleri kendime ayırıyorum.Düzenime,dekorasyonuma ve tabii yazılarıma.Harmanlayarak her katmanda farklı tatlar almaya çabalasam da bazen başka başka insanların sohbetinde,içtiğim gerçek,sıcak çaylardan alıyorum.Hayatıma katılan yeni insanları seviyor,benimsiyorum.Çayımı paylaşacak yol arkadaşlarım olduğu için şanslıyım.
Döndüğüm özgürlük alanımda telefonumda mesajları okumayan ben olarak yola devam ediyorum.Yaşam biçimlerimizi benimsemek ve gerçek huzuru yakınlarımızda bulabilmek dileğiyle.
Yorumlar
Yorum Gönder