Yaşamın Girdaplarını Kabullenmek
Yaşam biçimi haline gelen birçok şeyi hayatımızdan çıkarıp atmak pek kolay değil.Hayata rağmen değil de hayatla birlikte yaşamayı öğrendiğimiz zaman aslında tüm sınırları yıkmış,en güzel,en özgür şekilde yaşamaya başlıyoruz.Peki neden hep güzel bir yaşam düşlüyoruz?Kötü olduğumuz zamanlarda ya da şanssız,bahtsız hissettiğimiz anlarda sanki patlamaya hazır bir volkan gibi dolanıyoruz.Tahammül eşiğimizi minumuma çekiyoruz.Elimizdeyse eğer insanlarla olan iletişimimize kısıtlamalar getiriyoruz.Burada amacımız;hayatımızı düzene sokup,terslikleri yok etmek.Ama hep olduğu gibi şunu unutuyoruz;her zaman insan bir olmaz.Kimi zaman sevinçten uçarken kimi zaman üzüntüden,kederden bunalmış ruh haline bürünürüz.Belli bir karakter yapısının arkasında,dışarıya göstermediğimiz ama içimizde yaşayıp,kimi zaman kendimizi çileden çıkarttığımız 'günden güne hatta saatler arası farklılık gösteren değişken ruh hali' durumunu saklıyoruz.İşte sorun da buradan patlak veriyor.Kapatmakla,yansıtmamakla bir yere kadar idare ediyoruz.Yalnız kalıp,kafamızı yastığa koyduğumuz bölünmüş beyin fırtınalarına bağrışlar ekleniyor.
İletişim kurmaktan korkmamak gerek öncelikle.Bazen öylesine yorgun oluyor ki insan,evet iletişimi kurmak yerine kesip atmak istiyor.Sadece sakin kafayla kısa bir süre düşünmek iyi gelecektir.Yoga yaparken en önemli noktalardan biri şu idi;beyninin içinde çalışan televizyona takılıp kalma,sadece kendini sevmeyle başlarsan içindeki benliği de kabul edersin.Benliği kabul ettikten sonra diğer kişilikleri kabul etmek de huy oluyor sizde.İnanın ben uyumu yakaladım.İç dünyamla dış dünyam arasına çizgi çekmedim.Ya da soyutlamadım ikisini birden.Somurtkan bir insan olamadım ya da her zaman gülen biri de.Dengesizliğin içindeki dengeye odaklandım.Belli bir yaşam biçimi oluşturmaya çalışıyorum.Çalışıyorum,hep çalışıyorum çünkü deneme yanılma yolundan başka kapısını çalabileceğimiz -biz insanlar için-metod mevcut değil.Kimi zaman kalıplarla yaşadım hatta 'kim ne der' gibi saçma şeylere takıldım.Gereksiz inceliklerden ve fazla düşünmeden kurtuldum.Başkaları yerine değil,kendim için,kendimle barışık bir mücadele uydurdum kafamdan.Kimi zaman kendi içimde çelişen,kimi zaman sakince uyumak için vakit arayan bir dünyam oldu.Çok uyumayı bile unutabilecek kadar fedakar olmaya çabalıyorum.En kötü şeylerde olduğu gibi buna da alışıyorum yavaştan.Alışkanlıklardan korkmuyorum;fakat temelli bir yaşama biçimi içine atıp kaçmayı da doğru bulmuyorum.
İç dengeyi koruyup mutluluğu saklamak gerekiyor.Yani her zaman mutluluğa adım atmak yerine girdapların arasında dönerek ilerlemek de bize çok şey katabilir.Hayatımıza katılan olumsuz olayları en az olumlu olaylar kadar sevebilmek dileğiyle.
Yorumlar
Yorum Gönder